T24 Haber Merkezi
AKP MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, partisinin bugünün Türkiye’sinde kala kala elde kalmış yegane siyasi sigorta olduğunu belirtti ve Karar muharriri Yıldıray Oğur‘un yazısını paylaşarak, “Bu sigorta atarsa -ki gidişat maalesef o yönde- bizi bekleyenin koyu bir faşizm olduğunu, Cüneyd Zapsu’nun baktığı ekonomik cepheden değil, siyasi cepheden ve siyasi tarihimizin deneyimleri üzerinden bakarak anlatmaya çalışmış Yıldıray Oğur” sözlerini kullandı.
31 Mart mahallî seçim hezimetinin akabinde partisine yönelik tenkitleriyle öne çıkan AKP MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, “koyu faşizm” ihtarıyla dikkati çekti. Toplumsal medya hesabından, Karar müellifi Yıldıray Oğur’un “Neden bir AK Parti’ye muhtaçlık var?” başlıklı köşe yazısını paylaşan Miroğlu, “Benim üzere AK Parti’nin bugünün Türkiyesinde kala kala elde kalmış yegane siyasi sigorta olduğunu düşünen her AK Partilinin döne döne okuması gereken bir yazı/analiz. Bu sigorta atarsa- ki gidişat maalesef o yönde- bizi bekleyenin koyu bir faşizm olduğunu, Cüneyd Zapsu’nun baktığı ekonomik cepheden değil, siyasi cepheden ve siyasi tarihimizin deneyimleri üzerinden bakarak anlatmaya çalışmış Yıldıray Oğur” değerlendirmesinde bulundu.
Miroğlu’nun, paylaşımında, Yıldıray Oğur’un AKP’ye yönelik kaleme aldığı şu tabirleri de alıntı yapması dikkati çekti:
“Ama AK Parti uzun müddettir bu tarihî ve toplumsal rolünün şuurundan uzakta, şahsi ikbalini düşünen, kariyerist, dar takımcı bir anlayışa teslim, Stalinist tasfiyecilik mikrobunu kapmış, kapsayıcılık yerine dışlayıcılıkla her seçimde biraz daha küçülüyor.“
Cüneyd Zapsu’dan “faşizm” uyarısı
Bir devir AKP’nin batı ile bağlarında kıymetli rol alan ve Recep Tayyip Erdoğan‘ın en yakınındaki isimlerden biri olan eski AKP MKYK Üyesi Cüneyd Zapsu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘in ekonomi idaresinde başarılı olduğunu belirterek, “faşizm” uyarısı yapmıştı. Cumhuriyet muharriri Barış Terkoğlu‘na konuşan Zapsu, şunları söylemişti:
“Hepimiz biliyoruz. Ne kadar ağır bir bedel ödenmiş olsa da şu anda klasik iktisat kurallarına döndük. Niçin döndük? Neden bu ağır bedeller ödeniyor, neden daha da ödenecek? Nedeni aşikâr. Birincisi, çok yüksek cari açık, rezerv eksilerdeydi hatırlayın, iktisat için büyük bir risk olmuştu. İş hayatındaki herkes, ‘ne zaman’ diye beklemeye başlamıştı. İkinci sebep sarsıntı. Çok büyük bir bütçe gerektirdi. Bir de EYT çıktı. Bir de KKM çıktı. Açıkçası diğer deva kalmamıştı. Türkiye bir şirket olsa ben de genel müdürü olsam mecburdum bunu yapmaya. Aksi takdirde hiperenflasyona yanlışsız gidiyorduk. Hiperenflasyon toplumsal patlama yaratır. Beşerler kaybedecek bir şeyi olmayıp sokağa çıktığında ne oluyor? İnsanlık tarihine bakın, bugünü dahi mumla aratacak faşizm! Ama sol lakin sağ faşizm! Kalıcı fakirlik tehlikesi vardı. Artık alınan önlemleri kim gelirse gelsin almak zorundaydı. Muhalefeti yalnızca şu an için iktisadın dışına taşısak diye düşünüyorum…”